Cuma, Ekim 14, 2005

Haftanın Bilançosu

Bu hafta Hukuk için hiçbirşey, IT sektörü için çok şey yaptım.

Bir kere Asus Wireless ADSL Modem & Router, kendisinden beklediğim kadar iyi değilmiş. Üç gün açık kalınca sapıtmaya başlıyor, hattan düşüyor, fişini çekip bir iki dakika soğutmadan kendine gelemiyor.

Bu hafta, ofise US Robotics modem aldım. Geçen hafta ADSL'yi açtırmıştım, hafta başında modemi de alınca bağladım. Sonra, tek bilgisayardan oluşan bir kablosuz ağ kurdum. Ardından ofisteki laptopları kablosuz olarak, modeme yakın olan sekreter bilgisayarını kabloyla birbine bağladım. Tüm bu işleri becerebileceğimi görünce, kablo modem dağıtıcı bilgisayar da bir kablosuz bağlantı aletiyle ağa dahil ettim. Hüseyin pek memnun değil kablosuz ağdan, sürekli kesilmeden ve yavaşlıktan şikayet ediyor. Alışırsın diyorum.

Bu arada onun bilgisayarına taktığım usb bağlantı aleti aslında bizim Kuzu'nundu. PCMCIA kartın usb stick'e göre daha hızlı olduğunu fark edince, Hüseyin'in her durumda usb stick kullanmak zorunda olduğunu da hesaba katarak, Kuzu'nun bilgisayarına bir PCMCIA kart alarak bu sorunu çözdük. Böylece Kuzu da artık çok daha hızlı nete bağlanabiliyor. Hem artık Kuzu ile aramda evde bir ağımız (evlilik bağımız) da var.

Kuzu geçen haftadan beri iyileşemedi. Dün, Begüm'ü doktora götürmüşken kendisi de görünmek istemiş. Kansız olduğu ortaya çıktı. Hem de eski kansızlardan. Her gün iki kaşık kaynamış pekmez içireceğiz ona.

Pazar, Ekim 09, 2005

Pazar'lık

Dün çalışma odamızın raflarını yaptık. Hafta içinde ikimiz de mevsim dönüşünden etkilenmişiz, raflar da yorunca, o halsizlikle uyumuşuz akşam 10'a kadar. Haliyle Yavuz'un doğumgününe gidemedik. Akşam uyuduğumuz için 2'ye kadar uyuyamadık. Sabah da sekiz buçukta kalktık. Dün çok canım çekince gidip 100 gr pastırma almıştım, Kuzu'yu onun kokusuyla bunalttım.
Sabah önce Beyoğlu'nda kahvaltı yaptık, ardından eve yürüyelim derken apar topar Teknosa'ya uğradık. Ofise Adsl modem, eve yazıcı aldık. Bugün de böyle geçti işte...

Cuma, Ekim 07, 2005

Kuzu'm Kaçtı

Çarşamba akşam uçağıyla Kuzu babasının evine kaçtı. Dün Ankara'da bir toplantıya katılacaktı, gidiş o gidiş... Dün akşam dönecekken toplantısı uzayınca dün gece de Ankara'da kaldı.
Ben ne yaptım peki? Önceki gün akşam P. Çvş. Murat'la görüştüm, dün akşam da Boru'nun okulu bitirdiği haberi üzerine Deli Duran'a gittim. Özlemişim Murat'ı, dört aydır görüşmüyorduk ne de olsa. Duranlarda da iki saat kadar oturup döndüm sonra.
İki günde iki makina çamaşır yıkadım, üçyüz sayfa kitap okudum. Bir de dün dört tane dilekçe yazmıştım bir hızla, bugün boş boş oturdum.
Kuzu, evliliğin, çok özlediğin halde annenle babanı iki saat görmek olduğunu söylemişti, demek ki çalışmak da iki gün görmek demekmiş...
Bu süreden tek aklımda olansa, Kuzu'yu ne kadar özlediğim oldu.

Çarşamba, Ekim 05, 2005

Kuzu Ankara'da...

Bugün Kuzu'yu Ankara'ya gönderdik. Gerçi 17:30 uçağıyla gidecekti ve 17:29'da beni aradığına göre en az yarım saatlik rötarı var ama, yine de akşam Ankara'da olacak. Yarın da çok geç dönüyor.
Dün akşam Ahmet'le buluştum. Saçını biraz uzatmış, Sybelle'den de de ayrılmış on küsür seneden sonra. Keyifliydi, askere gidecek olmanın tedirginliğini saymazsak. İki yıldır görüşmüyorduk, iyi oldu.
Bugün Paşamla görüştüm bir de, hoşgeldin ziyaretine gittim. Fazla vaktini almamak için on dk. oturup kalktım hemen. Bir görevimizi daha yerine getirmiş olduk böylece.
Yine hiçbir iş yapmadım bugün. Bir dilekçe yazdım, bir tane de yarın yazacağım, yarının programı da o.

Pazartesi, Ekim 03, 2005

Çok zaman oldu, çok da gelişme


Yazmayalı on gün olmuş bugün. Gerçi beş gündür aklımdaydı ama ancak fırsat bulabildim.

Geçen hafta Pöttkerler geldi. Horst Pöttker'in yanında staj yapmıştım Almanya'da. Tam sekiz yıl önce. 1997'nin Ekim ve Kasım aylarındaydı. O tarihten bu yana zaten her yılbaşında mektuplaşırdık. Sonunda, Doğu Akdeniz turuyla İstanbul'a da geldiler. Çarşamba akşamı gelip, Perşembe akşamüstü gittiler. Çarşamba akşamı geldiklerinde Ortaköy'de birer kahve içtik. Perşembe günü , öğleden sonra onlarla birlikte önce Eminönü'nde bir öğle yemeği yedik, sonra önce Mısır Çarşısını gezdik, ardından da nargile içtik. Gayet memnun kaldılar galiba.



Yine, çarşamba günü Bolu'da bir duruşmam vardı, motorla gittim. Elcik ısıtma sezonunu açtım Bolu'ya yaklaşırken. Dönüşte Gebze ve Hendek'teki işlerimi de halledip öyle döndüm.

Cuma akşamı, Aybi'nin düğününe katılamayacağımız için Ayucuklarla birlikte hamam sefası yaptık. Akşam club programı vardı, son anda "Arası"na sıkıştırmaya döndü iş. Tafa'nın evinde sıkıştırıldı, biz fazla oturmayıp döndük sabah yola çıkacağımız için.

Haftasonu Ankara'da Amcaoğlu Ahmet'in düğünü vardı, ona gittik. Kız istedik, nikah yaptık, düğün yaptık. Erzincanlılar nasıl kız verirmiş onu gördük. Davul zurna bir yere kadar iyiydi, sonrasında beynimizin içinde çalmaya başladı. Piyango Amcamız geldi yine, hiç yüz vermedik, çok bozuldu, iyi oldu.

Bizim Ayşek İtalya'ya, Perugia'ya yerleşti. Abisini evlendirdi, düğün bittikten dört saat sonra uçağa bindi. Üç yıllığına bir master programı için gidiyormuş. Bana kalırsa dönmez artık, şimdiden İtalya'ya kalıcı yerleşti gözüyle bakıyorum onun için. Kendisi için en iyisi oldu, inşallah orda mutlu bir hayat kurar.

Dün sabah iki dünür ile birlikte, Kuzu'yu istememizden bu yana ilk kez maaile birlikte olduk. Daha önce onlar kendi aralarında birkaç kez görüşmüşlerdi tabii, ama ilk kez çocuklarla birlikte bir program oldu.

Herşey çok birikince anlatmak da bu kadar kısa oldu.