Salı, Eylül 06, 2005

Ah Telekom, Vah Telekom

Bugün, geçen hafta ve geçen yıl başıma gelenlerden sonra gaza gelip Meral Tamer, Yalçın Bayer ve Tüketicinin Erkan Abisi'ne mektup yazdım. Ekine de Telekom Kablo TV davasında verilen mahkeme kararını ekledim. Telekom'un adam olacağı yok, belki kamuoyu yaparsak faydası olur diye düşünüyorum. Adamlar hiçbir iş yapmadan emekli oluyor, "aman özelleştirilince de böyle yatmaya devam edersek işimiz kalmaz" düşüncesiyle bir de özelleştirmeye karşı çıkıyor. Hem de yine çalışmayarak!

-------

Size özelleştirme aşamasında bulunan ama hala özel sektörde iş yapma mentalitesine ulaşamamış Türk Telekom’un hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle yazıyorum. Bu konuları özelleştirme sürecinde ideolojik görünme kaygısıyla uzun süredir ortaya koyamamıştım. Fakat bugün yaşadığım bir olay üzerine kendimi yazmak zorunda hissetim. Umarım siz de sıkılmadan okur ve daha önemlisi bu konuya köşenizde yer verirsiniz. Çünkü basit görünmekle birlikte gerçekten önemli olduğunu düşündüğüm bir konu.

Türk Telekom’un güzel bir internet sitesi var. Her türlü bilgiye gerçekten ulaşabildiğim gibi, son zamanlarda telefonla ve daha da önemlisi internet üstünden de başvuru kabul etmeye başlayarak pek çok özel şirketin dahi başaramadığı büyük bir atılım gerçekleştirdiğine inanıyorum.

Geçen hafta Pazartesi günü, adsl hizmeti almak için internet sitesindeki on-line başvuru formunu doldurdum. Siteden aldığım bilgiden, on-line başvuruyu takiben hattımın açılacağı ve hemen akabinde görevli arkadaşların adresime gelerek kurulum esnasında sözleşmeyi imzalamamı sağlayacağını öğrendim. İnternet üzerinden de olsa, bir başvuruyu takiben iş akışını da göz önüne alarak, belli bir süre beklenmesi doğaldır. Bu nedenle, Cuma gününe kadar bekledim.

Cuma günü hala bir haber alamayınca, 444 0 375 numaralı destek hattını aradım. Hattı açan arkadaş, “arkadaşların başvuruyu işleme koymamış olabileceklerini, en iyisinin benim Gayrettepe Merkez’e giderek şahsen başvurmam olduğunu, bu sayede hattımın hemen açılabileceğini” söyledi.

Ben de, bu sabah Gayrettepe’ye gitme gafletinde bulundum. Gittiğimde, Haber-Sen’in greviyle karşılaştım. Haber-Sen Telekom’un özelleştirilmesini protesto için öğleye kadar grev kararı almış. Grev gözcüsü arkadaşlar, grev nedeniyle kapalı olduklarını söyleyerek, içeri girmeme izin vermedi.

Bu yazının konusu olmamakla birlikte önce şunu söylemek isterim: Özelleştirme, yabancı sermaye ve şirket birleşmeleri gibi konularda da çalışan bir hukukçu olarak, Telekom’un kesinlikle ve bir an önce özelleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ekonomik alanda yer alan tüm diğer devlet kuruluşlarıyla birlikte.

Gerçi, Haber-Sen’e hak vermek mi diyelim bilemiyorum, bu özelleştirmenin, sabit hatların “mülkiyetinin” devri ile birlikte olamayacağını, satış sözleşmesindeki bu hükmün çıkarılması gerektiğini de düşünüyorum fakat yukarıda da belirttiğim gibi bu yazının konusu Telekom’un özelleştirilmesi değil.

Başvurudan bu yana yarın “on” gün olacak, “on” gündür bir adsl başvurusunu işlemeye koyamayan Telekom çalışanları, şimdi özelleştirilmemek için iş bırakıyor! Ben, hiçbir özel kuruluşun, kendisine yapılan bu kadar basit bir başvuruya on gün boyunca yanıt dahi vermeksizin ayakta kalabileceğine inanmıyorum. Bir tekel olan Türk Telekom’un buna karşın hala nasıl tüketicilerini bu denli önemsiz addederek fütursuz davrandığını kabullenemiyorum.

Dün de, eşim yine on-line başvurudan bir sonuç alamaması üzerine Türk Telekom “çözüm ortaklarına” adsl başvurusunda bulunmak gafletine düşmüş. Türk Telekom’un çözüm ortaklarının, bilgisayarı açma bilgisini çözümünden bile uzak olduklarını, verdikleri sözleri tutmaktan aciz olduklarını, velhasıl dün tüm 13:00 – 14:00 ve 17:30 – 19:00 saatleri arasında uğraşmasına rağmen Taksim bölgesindeki üç çözüm ortağının da çözümsüz kaldığını söyledi.

Türk Telekom özelleştirme sürecine girdiğinde, yukarıda da söylediğim gibi, halen tekel yapısında bulunan bu kurumun da daha düzgün ve işler bir hale geleceğini, hizmet götürdüğü ve karşılığında bedel aldığı tüketicilere daha iyi hizmet sunacağını düşünmüştüm. Bu amaçla, aslında Türk Telekom’un çarpık işleyişinin düzelmesi için açtığım sembolik dava sonucunda mahkemenin verdiği kararı yalnızca Türk Telekom’a bildirmiş, basın kuruluşlarına bu konuda bilgi vermemiştim.

Bu dava kısaca, Türk Telekom’un, tekel hakkını kullanarak, haksız bir şekilde tüketicilerden yasada olmayan ve bu nedenle “haraç” olarak kabul edilebilecek nakil ücreti alması ile ilgili. Ancak Türk Telekom’un internet sitesinde yukarıda belirttiğim hususta araştırma yaparken, mahkemenin bu kararının üzerinden altı aya yakın zaman geçmesine karşın hala, nakil ücretinin tahsil edildiğini gördüm. Bu nedenle, Türk Telekom’un bu hukuka aykırı işlemi, üstelik mahkeme kararına rağmen uygulamaya devam etmesi karşısında sizlere duyurmak istedim. Mahkeme kararının dayanağı dava dilekçelerimi ve Türkiye’nin en saygın tüketici hukuku hocalarından Prof. Dr. Cevdet Yavuz tarafından kaleme alınan bilirkişi raporunu arzu ederseniz sizinle paylaşabilirim.

Bu yazı, yukarıda yaptıklarım, hatta ekli mahkeme kararı küçük şeyler. Ama büyük şirketler küçük şeylerle var olur, onlarla sevilir, onlarla terk edilir. Bu yüzden, sizlerle paylaştığım bu konuların ancak, tüm ilgili mecralara gereğince duyurulması halinde çözümlenebileceğine inanıyorum.

Bu kadar uzun bir yazıyı ben okumaktan sıkılırdım. Ne var ki, hayatta düzgün gitmesini beklediğim küçük şeylerin dahi böyle amacını dahi anlayamadığım şekilde bozuk gittiğini görünce dayanamayıp lafı uzatıyorum.

Sabrınız ve ilginiz için teşekkürler,

1 Comments:

Blogger rahel said...

sen yazmazsan, ben yazmazsam.. nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..

eline sağlık kuzu sarması, kim tutar seni!

Eylül 06, 2005 11:07 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home